Eki 21, 2019
1098 Görüntüleme

Yabancı Marka Sahiplerinin Açacakları Davalarda Teminat Gösterilmesi

Yazan
banner

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesinde yabancılar için teminat mecburiyeti düzenlenmiÅŸtir. Bu maddeye göre, Türk Mahkemeleri’nde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek veya tüzel kiÅŸiler, yargılama ve takip giderleri ile karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceÄŸi teminatı göstermek zorundadır.

Mahkeme karşılıklılık esasına göre teminattan muafiyet öngörebilir. Bu muafiyet ancak karşılıklılık koÅŸulunun gerçekleÅŸmesi halinde söz konusu olabilir. Karşılıklılık, “akdi karşılıklılık” olarak gerçekleÅŸmelidir. Akdi karşılıklılık mevcut olsa bile bunun fiilen gerçekleÅŸtiÄŸinin de muafiyet talep eden tarafından ispat edilmesi gerekir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 114/1 maddesi gereÄŸince “dava ÅŸartı” olarak kabul edilen yabancılık teminatının mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir. Tarafların teminat dava ÅŸartını her zaman ileri sürmesi mümkün olsa da HMK m. 86. gereÄŸince yargılama giderlerini karşılayacak teminata mahkemece re’sen karar verilir.

Dava ÅŸartı olarak düzenlenen teminatın yerine getirilmemesinin yaptırımı ise HMK’nun 115. maddesinde düzenlenmektedir. Bu maddeye göre teminat yatırılmadığı takdirde mahkeme makul bir süre verilmesine ve bu sürede de teminatın yatırılmaması halinde HMK’nun 115/2 maddesi gereÄŸince davanın usulden reddine karar verilir.

Yargıtay’ın zaman zaman yabancılık teminatı konusunda uluslararası sözleÅŸmelere atıf yaptığı da görülmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince verilen Türkiye Cumhuriyeti ile BirleÅŸik Krallık arasındaki 1932 tarihli mukavele gereÄŸi Ä°ngiltere tabiiyetinde bulunanların yabancılık teminatı yatırmalarının gerekli olmadığı, davalı tasarımlarının yenilik ve ayırt edicilik unsurlarını taşımadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf baÅŸvurusunun esastan reddine karar verilmiÅŸ, temyize götürülen bu kadar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından 2018/48E. 2019/1920K sayılı kararı ile onanmıştır.

Yargıtay 11. H.D., 2017/2885E., 2019/417K. sayılı kararında da  “5718 Sayılı Kanun’un 48/1 maddesinde, Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kiÅŸilerin, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceÄŸi teminatı göstermek zorunda oldukları, aynı maddenin 2. fıkrasında mahkemenin karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutabileceÄŸi düzenlenmiÅŸtir. Düzenleme karşısında, Türk mahkemelerinde dava açan yabancının uyruÄŸunda bulunduÄŸu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık, çok taraflı veya ikili anlaÅŸmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyet bulunup bulunmadığının re’sen araÅŸtırılması gerekir. (Dairenin 26.11.2015 tarih 2014/17582 – 2015/12605 Sayılı ilamı)

Mahkemece, aynı mahkemenin bir baÅŸka dosyasına gönderilen ve ekinde Dış Ä°ÅŸleri Bakanlığı’nın 21/01/2014 tarihli yazısı bulunan Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış Ä°liÅŸkiler Genel Müdürlüğü yazısından iki ülke arasında teminattan muafiyete iliÅŸkin bir anlaÅŸmanın bulunmadığı anlaşıldığından MÖHÃœK 48/2 ÅŸartlarının bulunmadığı, verilen kesin süreye karşın teminat yatırılmadığı gerekçesiyle dava ÅŸartı yokluÄŸundan davanın reddine karar verilmiÅŸse de, dava tarihinden yaklaşık iki yıl öncesi duruma iliÅŸkin olduÄŸu görülen ve içeriÄŸinden fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyet bulunup bulunmadığı da anlaşılamayan yazıya dayanarak karar verilmesi doÄŸru görülmemiÅŸ, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiÅŸtir.”

Yargıtay bazı kararlarında Paris SözleÅŸmesi’nin 2. maddesinde düzenlenen “eÅŸit iÅŸlem ilkesi” ne dayanarak kararlar vermiÅŸ ise de bu kararların yine Paris SözleÅŸmesi’nin 2. maddesinin 3. fıkrasında “birlik ülkelerinden her birinin adli ve idare muhakeme usulüyle ve yargı yetkisiyle ve sınai haklar hususundaki kanunlarca gerek duyulabilen ikametgah seçimiyle veya bir vekil tayiniyle ilgili hükümleri kesinlikle saklıdır” denilmek suretiyle “usul hükümleri” istisna tutulmaktadır. Bir baÅŸka ifadeyle Paris SözleÅŸmesi’nin eÅŸit iÅŸlem ilkesi maddi hukuk hükümlerine iliÅŸkin olup, “usul hükmü” olan yabancılık teminatı, eÅŸit iÅŸlem ilkesi kapsamında görülemez.

 


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz