Nis 27, 2022
270 Görüntüleme

DEVRİM ARABALARI Halka Mal olmuş İşaretler

Yazan
banner

SMK m. 5/1-ğ’ye göre; tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş işaretler marka olarak tescil edilemez. Bu düzenleme ile halka mal olmuş işaretler üzerinde tekel yaratılarak tüketicinin meşhur işarete ilgisinin tek bir teşebbüs lehine haksız rekabete yol açmasının önüne geçilmek istenilmiştir. Mustafa Kemal, Mevlana, Evliya Çelebi gibi örnekler verilebilir.

Bir toplumun kültürel ve tarihi değerlerini gösteren işaretlerin tekelleştirilerek rakiplere nazaran haksız kazanç elde edilmesi ve tüketici duyarlılıklarının sömürülmesi önlenmek istenmiştir. Buna göre kamuya mal olmuş kişilerin, kamuyu ilgilendiren işaret ve adlandırmaların, tarihi ve kültürel değerlere ilişkin işaret ve adlandırmaların marka olarak tescili mümkün değildir.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2017/11-118 K. 2019/146 T. 14.2.2019

556 Sayılı KHK’nın 7/1-h ( SMK’nın 5/ ( 1 )-ğ ) maddesiyle Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesi kapsamı dışında kalan işaretlerden “kamuyu ilgilendiren, tarihi, kültürel değerler bakımından halka mal olmuş” işaretler ile “ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren” işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği belirtilmiştir.

Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesi gereğince; Paris Sözleşmesi ile kurulan birliğe üye ülkeler, diğer üye devletlere ait bayrak, arma ve diğer hükümranlık belirtilerinin ve bu devletler tarafından kabul edilmiş resmî kontrol ve teminat, işaret ve damgaların ve taklitlerinin kullanılmasının önlenmesini taahhüt etmişlerdir. Üye devletler bu konuda gerekli önlemleri almak, bu tür başvuru taleplerini reddetmek ve tescil edilmiş ise bunları iptal etmek için uygun ve gerekli tedbirleri almak zorundadırlar. Bu ilke Paris Sözleşmesine üye ülkelerin üye olduğu uluslararası anlaşmaların ve uluslararası örgütlerin isimleri, bayrakları, flamaları, amblem ve armaları hakkında da geçerlidir. Bu nedenle 556 Sayılı KHK’nın 7/1-g ( SMK’nın 5/ ( 1 )-g ) maddesinde, yetkili mercilerden kullanmak için izin alınmamış ve dolayısıyla Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesine göre reddedilecek işaretler mutlak red nedeni kapsamında sayılmıştır.

556 Sayılı KHK’nın 7/1-h ( SMK’nın 5/ ( 1 )-ğ ) maddesinde belirtilen işaretler de en az Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesinde belirtilen işaretler kadar korumaya lâyık tarihi ve kültürel özellikleri bulunan ve bu yönleri itibariyle de kamuya mal olmuş durumdadırlar. Bu işaretler Paris Sözleşmesinin kapsamı dışında kalmasına rağmen “toplumun kültürel ve tarihi değerlerini yansıtan semboller” içermektedir.

556 Sayılı KHK’nın 7/1-h ( SMK’nın 5/ ( 1 )-ğ ) maddesinde belirtilen “Kamuyu ilgilendiren, tarihi, kültürel değerler bakımından halka mal olmuş” işaretler, toplumun ortak tarihi ve kültürel mirası oldukları için kamunun malı sayılır ve hiç kimsenin tekeline verilemez. Dolayısıyla bu işaretler ayrıca izin esasına değinilmeden tescili yasaklanmıştır. Zira yetkili merciler tarafından verilecek tescil izni aynı madde kapsamında belirtilen “ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren” işaretler için aranmaktadır. Bu itibarla bu işaretlerin, tekel hakkı verecek şekilde kullanılması hususunda hiçbir merci de izin verememektedir.

556 Sayılı KHK’nın 7/1-h ( SMK’nın 5/ ( 1 )-ğ ) maddesiyle kamuya mal olmuş, bir toplumun kültürel ve tarihi değerlerini gösteren işaretlerin tekelleştirilerek rakiplere nazaran haksız kazanç elde edilmesi ve tüketici duyarlılıklarının sömürülmesi önlenmek istenmiştir. Buna göre kamuya mal olmuş kişilerin, kamuyu ilgilendiren işaret ve adlandırmaların, tarihi ve kültürel değerlere ilişkin işaret ve adlandırmaların marka olarak tescili mümkün değildir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı şirket tarafından 12. sınıf emtia bakımından tescil ettirilen uyuşmazlık konusu markayı oluşturan “Devrim” ibaresi ilk kez 1961 yılında resmî mercilerin verdiği görev doğrultusunda davacı tarafından imal edilip ilk “Türk Malı” otomobil olarak topluma tanıtıldığı ve bu bakımından Türk otomotiv endüstrisi tarihinde önemli bir yere sahip olduğu gibi bu çalışmanın ve çalışma sonucu ortaya çıkan sınırlı sayıdaki “Devrim” otomobillerinin ifade ettiği özellikli yapısı itibariyle de kültürel bir değer kazandığı, 2004 yılında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri kapsamında Ankara Ticaret Odası önünde bulunan helikopter sahasında halkın gözlemine sunulduğu, yine 2005 yılında Bursa Makine Mühendisleri Odası tarafından Uludağ Üniversitesi girişinde sergilendiği, ayrıca “Devrim” otomobillerinin imal edilme sürecini anlatan bir sinema filmi yapıldığı, hâlen “Devrim” otomobillerinden birinin muhafaza edilerek davacı tarafından davacıya ait Eskişehir TÜLOMSAŞ tesislerinde halkın ziyaretine açıldığı ve her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edildiği, bu itibarla “Devrim” otomobillerinin Türk tarihi ve kültürü için önemli ve topluma mal olmuş bir değer hâline geldiği anlaşılmaktadır.

O hâlde, “Devrim” otomobillerinin ilk yerli otomobil olarak Türkiye Cumhuriyeti sanayi tarihinin bir parçası olması ve bu hususun halk tarafından açıkça benimsenmesi karşısında “Devrim” ibaresinin 12. sınıftaki tüm emtialar bakımında 556 Sayılı KHK’nın 7/1-h maddesinde yer alan “kamuyu ilgilendiren, tarihi, kültürel değerler bakımından halka mal olmuş” işaretler kapsamında kaldığının ve hiç kimsenin tekeline verilemeyeceğinin kabulü gerekir.


Marka Tescilinde Mutlak Ret Nedenleri

Marka Tescilinde Mutlak ve Nisbi Ret Değerlendirmesi


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz