Mar 7, 2018
3772 Görüntüleme

İşçinin Özensiz Davranışları Nedeniyle Haklı Fesih

Yazan
banner

İŞÇİNİN DAVRANIŞLARI HAKLI FESİH
ÖZET: İşçinin defalarca uyarılmasına rağmen işverenin ekonomik güvenliğini ve ticari itibarını tehlikeye düşüren davranışlarını sürdürmesi işveren yönünden haklı fesih sebebidir.*
Y. HGK. E. 2015/7-832, K. 2017/142, T. 25.1.2017
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen
20.02.2013 gün ve 2012/221 E., 2013/212 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2013 gün ve 2013/14439 E. , 2013/21939 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı, davalıya ait işyerinde çalışmakta iken paketleme bölümünde hazırlanan poşetlenen peynirleri kolileme işi yaptığını, davacının kendisine hazır ve poşetlenmiş olarak kolilenmek üzere gelen 1 adet poşetin içinde kıl görünmesi sebebiyle iş akdine işverence son verildiğini, yapılan feshin haksız olduğunu, poşet içindeki kılın davacıdan kaynaklanmasının mümkün olmadığını, çünkü davacının sürekli olarak bone ve maske kullandığını, ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının davalı işyerinde peynir paketleme bölümünde çalıştığını, davacının çalıştığı bölümde üretimi tamamlanmış vakumlanarak paketlenmiş ürünlerin vakumlarının düzgün olup olmadığının, vakumlanan paket üzerinde ürünün üzerinde bulunması gereken üretim bilgilerinin, fiyat ve yasal her türlü bilgiyi içeren imalat ve son kullanım tarihlerinin basılıp basılmadığının ve diğer tüm son kontrollerin yapı-larak eksiksiz olan ürünün koliye yerleştirildiğini, gelen ürünlerde bir eksiklik var ise onların paketleme yapılmayarak ayrıldığı, davacının tek görevinin bu olduğunu, davacının iş akdinin feshinden önce dalgın ve işinin önem ve ehemmiyetini unutacak kadar hatalar yaptığını, uyarılara rağmen son 2 hafta içinde en az dört kez paketleme hatası yaptığını, 04/02/2009 tarihinde işyeri kuralları ve gıda hijyeni açısından üzerinde iğne bulundurmaması gerekirken iğne bulundurduğu için hakkında tutanak tutulduğunu, yine aynı şekilde 13/02/2009 tarihinde iğne bulundurduğu için tutanak tutulduğunu, yine aynı şekilde kurallarına uygun davranmadığı için ihtar edildiğini, 06/07/2009 tarihinde ihracata gidecek 500 gr. kaşar içerisindeki kılı görmeyerek kolilediği için hakkında tutanak tutulduğunu yine 13/07/2009 tarihinde 250 gr. otlu peynirlerde vakum hatası tespit edildiğini ve yine hakkında tutanak düzenlendiğini, son olarak 18/07/2009 tarihinde ihracat için hazırlanan 250 gr. Van Otlu Peynirleri içerisinde bir adet kıl bulunduğunu ve 2 tanesinde de vakum hatası tespit edildiği için savunmasının alındığını ve aynı gün iş akdinin İş Yasasının 25/2-h ve ı fıkrası gereği haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, “Toplanan tüm deliller, davacıya ait şahsi sicil dosyası, bir kısım işyeri kayıtları, tanık anlatımları ve bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının davalıya ait işyerinde 07/03/2006-18/07/2009 tarihleri arasında kolileme bölümünde asgari ücretle çalıştığı, davacının paketleme bölümünde kolileme ve kolilerin etiketlenmesi işinde çalıştığı, davacının 250 gr. Van Otlu Peynirleri arasında bir adet kıl olan ve 2 adet vakum hatası olan ürünleri kolilemesinin tespiti üzerine iş akdine işverence 18/07/2009 tarihinde son verildiği, ancak tanık anlatımlarından anlaşıldığı gibi davacıya yetişemeyeceği miktarda iş verilmesi sebebiyle kolilediği ürünlerde yeterli denetimi yapamadığı, ayrıca 250 gramlık 3 adet ürün hatasının ve verilen zararın iş akdini feshedecek nitelikte olmadığı, bu nedenlerle işverence yapılan feshin haklı olmadığı böylece davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı” gerek-çesi ile isteklerin kabulüne karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin kendi isteği ile veya işini savsaması sonucu işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi nedeniyle ve haklı olarak işverence feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işçinin isteği ile ya da işini ihmal etmesi sonucu işyerindeki işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi hali işverenin haklı fesih nedenleri arasında gösterilmiştir.
İş güvenliği hükümleri, işçi sağlığı ve güvenliğini korumaya yönelik titizlikle uyulması gereken kurallardır. Bu konuda işverenin alması
gereken tedbirlerin yanında işçinin de yükümlülükleri vardır. İşçinin kasıtlı bir davranışı ya da görevini savsaması sonucu işin güvenliği
yönünden bir tehlike meydana gelmesi durumunda, işveren açısından derhal “haklı nedenle fesih hakkı” ortaya çıkar.
İşçinin bu konuda uyarılması veya hatırlatmada bulunulmasına gerek olmadığı gibi, belli bir zararın oluşması da gerekmez. Aynı bentte
belirtilen işçinin otuz günlük ücretinin tutarıyla karşılanamayacak bir zarar vermesi, işin güvenliğini tehlikeye düşürmekten bağımsız bir fesih nedenidir.
Güvenlik hizmeti veren bekçinin uyuması veya görev yerini terk etmesi, yanıcı ve patlayıcı maddelerin bulunduğu yerde yasaklanmış olmasına rağmen sigara içilmesi basınçla veya yüksek ısıyla çalışabilir bir cihazın kontrolü ile görevlendirilen işçinin görevini savsaması gibi
durumlar, işin güvenliğini tehlikeye düşüren davranışlara örnek olarak verilebilir.
Somut olayda, davalı işverenin iştigal alanı gıda sektöründe peynir imalatı olup, ürettiği ürünleri marketler aracılığı ile tüketiciye ulaştırmaktadır.
Davacının görevinin ise imalat aşamasından sonra paketlenen pey-nirleri kolilere yerleştirip, bozuk ve sakıncalı ürünleri tespit etmek olduğu anlaşılmaktadır.
Son olarak 18.07.2009 tarihinde paketlediği 250 gr otlu peynirde “kıl” olmasına rağmen yeterli inceleme yapmadan kolilediği tespit edilmiştir.
Davalının yaptığı ticari işin mahiyeti, müşteri kitlesi dikkate alındığında içinde “kıl” bulanan peynirin müşteriye ulaşması durumunda
uyandıracağı tiksinme duygusu düşünüldüğünde, davalının ekonomik güvenliği ile ticari itibarının tehlikeye düşeceği açıktır.
Bu durumda davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı olması nedeni ile kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi yerine kabulüne
karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan
yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, davacının iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiği iddiasıyla kıdem ve ihbar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatının tahsiline karar
verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatı hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, işverence yapılan feshin haklı olmadığı böylece davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle, davanın
kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki karardaki gerekçelerle ve aynı olay nedeniyle ve aynı tarihte iş sözleşmesi feshedilen dava dışı işçi …’nin açmış olduğu davada verilen davanın kabulüne dair kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesince onandığı, aynı fesih sebebine ilişkin olarak aynı Mahkemece aynı şekilde verilen kararların da istikrarlı olması gerektiği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı
işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
İşçinin özen borcu, iş görme borcu içinde yer alan ve onu tamamlayan bir yükümlülüktür. 4857 sayılı İş Kanunu’nun “İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlıklı 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (ı) alt bendinde, işçinin isteği ile ya da işini ihmal etmesi sonucu işyerindeki işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi hali işverenin haklı fesih nedenleri arasında gösterilmiştir.
Özen derecesinin belirlenmesinde, herşeyden önce iş sözleşmesi esas alınır. İş sözleşmesinde bu konuda açık veya örtülü herhangi bir hüküm
yer almıyorsa, bu takdirde işçinin dahil olduğu meslek dalında veya faaliyet alanında bir işin görülmesi için geçerli olan kurallara uygun olarak iş görme borcunu yerine getirmesi gerekecektir. Diğer deyimle işçi, her somut olayın özelliğine göre yaptığı işin niteliğine uygun bir özen göstermelidir. Ayrıca özenin derecesinin saptanmasında söz konusu işle ilgili mesleki gelenekler veya işyerindeki uygulamalar da dikkate alınır (Süzek S.: İş Hukuku, 2. b., Ankara 2005, s.271).
Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, davacının davalıya ait işyerinde peynir kolileme bölümünde çalıştığı; görevinin, üretimi tamamlanarak vakumlanıp paketlenmiş ürünlerin vakumlarının düzgün olup olmadığını, paket üzerinde bulunması gereken fiyat, imalat ve son kullanım tarihleri gibi bilgilerin basılıp basılmadığını ve diğer tüm son kontrollerini yaparak eksiksiz olan ürünü koliye yerleştirmek olduğu, gelen ürünlerde bir eksiklik varsa paketleme yapılmadan ayrılması gerektiği, davacının çalıştığı dönemde işyerinde yapılan hijyen kontrolleri sırasında üzerinde iğne bulundurması nedeniyle 04.02.2009 ve 13.02.2009 tarihlerinde hakkında  iki tutanak tutulduğu, bu nedenle 13.02.2009 tarihinde işyeri kurallarına uygunsuz davranması halinde iş sözleşmesinin feshedileceğine dair ihtar
bildiriminin tebliğ edildiği, yine 06.07.2009 tarihinde paketlenmiş 500 gr. kaşar peyniri içerisinde kıl bulunmasına rağmen kolilemesi nedeniyle,
13.07.2009 tarihinde 3 adet 250 gr. otlu peynir paketinde vakum hatası olmasına rağmen kolilemesi nedeniyle ve son olarak 18.07.2009 tarihinde ihracat için hazırlanan 250 gr. Van otlu peynirlerinden bir tanesinde kıl bulunmasına ve 2 tanesinde de vakum hatası tespit edilmesine rağmen kolilemesi nedeniyle hakkında tutanaklar tutulduğu, savunmalarının alındığı ve 18.07.2009 tarihinde iş sözleşmesinin İş Kanununun 25/2-h ve ı fıkrası gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar direnme kararının gerekçesinde davacı ile aynı tarihte ve aynı sebeple iş sözleşmesi feshedilen işçi …’nin açmış olduğu davada verilen davanın kabulüne dair kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesince onandığından söz edilmiş ise de; özel dairenin 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun geçici ikinci maddesi uyarınca yapmış olduğu inceleme sırasında geri çevirme kararı ile yerel mahkemeden istenerek dosya arasına alınan söz konusu 2009/933 Esas – 2010/827 karar sayılı dava dosyası-nın incelenmesinde; davacısının …, davalısının … Paz. San. Tic. Ltd. Şti. olup, iş akdinin 18.07.2009 tarihinde ihracat için hazırlanan 250 gr. Van otlu peynirlerinden bir tanesinde kıl bulunması ve 2 tanesinde de vakum hatası tespit edilmesi nedeniyle işverence haksız olarak feshedildiği iddiasıyla kıdem ve ihbar tazminatı istemiyle açılan davada yapılan yargılama sonucunda, feshin haksız olduğu gerekçesiyle 22/09/2010 tarihinde davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18.02.2013 gün ve 2010/46775 Esas
– 2013/5888 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilerek kesinleştiği, iş sözleşmesi feshedilen … isimli işçinin, 18.07.2009 tarihi öncesinde aynı veya benzer hatalar yaptığına dair dosya içerisinde başkaca bilgi veya belge bulunmadığı, davacının ise fesihten önce aynı ve benzer bir çok hatasından dolayı hakkında tutanaklar tutulup, uyarıldığı ve ihtar edildiği  anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davacının iş sözleşmesinin işyeri kurallarına uymayan ve davalının ekonomik güvenliği ile ticari itibarını tehlikeye düşüren davranışları sebebiyle davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayandığından, ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin reddi gerekirken, yanılış değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Belirtilen bu maddi ve yasal olgular gözetildiğinde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,
önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine. karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2017 gününde, oybirliği ile karar verildi.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz