Mar 19, 2018
3584 Görüntüleme

Trafik Kazası, İbraname, İki Sene İçinde İptal Hakkı

Yazan
banner

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesinin ikinci fıkrasında tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar ve uzlaşmaların, yapıldığı tarihten itibaren iki sene içinde iptal edilir hükmü yer almaktadır. Yine aynı madde de, sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalarında geçersiz olduğu hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, yapılan ödemenin de göz ardı edilmesi düşünülmemelidir. Yapılan ödemenin gerçek olması durumunda verilen ibraname ancak “makbuz” hükmünde kabul edilmeli ve ödenen miktar, hüküm altına alınacak tazminattan indirilmelidir.

İBRANAME • GEÇERSİZLİK TESPİTİ
ÖZET: Trafik kazasından hemen sonra tedavi görmekte iken kazaya uğrayan kişiye imzalatılan ibraname; doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesine aykırıdır. Y. 17 HD. E. 2015/4758, K. 2015/6907, T. 07.05.2015
Davacı vekili; davalının tam kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkilinin yaralandığını ve 27 ay süreli tedavi gördüğünü, 3 kez sol ko
lundan, 4 kez sol ayağından ameliyat geçirdiğini, sağlığına kavuşamadığını ve bu olay nedeniyle büyük acı yaşadığını açıklayıp fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 4.000,00-TL kazanç kaybı, 1.000,00-TL ulaşım gideri ile 25.000,00-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini ta lep etmiştir.
Davalı, kusurunun bulunmadığını, daha önce davacı ile ibralaştığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre taraflar arasında noterde düzenlenen belgeye göre kaza nedeni ile aracın sürücüsü … tüm hastane masrafları ve diğer maddi ve manevi zarar ve ziyanların karşılığı olarak kendisine 1.500,00-TL’yi aldığını, bu olay nedeniyle başka alacağı kalmadığını bildiren karşılıklı ibraname ve feragatname düzenlendiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, meydana gelen kaza nedeni ile müvekkilinin kazanç kaybı ve tedavi süresince ulaşım gideri bulunduğunu, müvekkilinin tedavisinin 27 ay boyunca devam ettiğini ve bir çok kez ameliyat olduğunu, tedavi sonucunda da sağlığına kavuşamadığını ileri sürerek maddi – manevi tazminat talebinde bulunmuş, davalı vekili ise müvekkili ile davacının ibralaştığını açıklayıp davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen ibranameye istinaden davacının bu ibraname karşılığında alınan 1.500,00 TL’den başka alacağı kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesinin ikinci fıkrasında tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar ve uzlaşmaların, yapıldığı tarihten itibaren iki sene içinde iptal edilir hükmü yer almaktadır. Yine aynı madde de, sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalarında geçersiz olduğu hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, yapılan ödemenin de göz ardı edilmesi düşünülmemelidir. Yapılan ödemenin gerçek olması durumunda verilen ibraname ancak “makbuz” hükmünde kabul edilmeli ve ödenen miktar, hüküm altına alınacak tazminattan indirilmelidir.
Dosya kapsamında bulunan taraflar arasında düzenlenen ibranamenin kaza tarihi olan 20.10.2007 tarihinden iki gün sonrası olan 22.10.2007 tarihinde hastanede düzenlendiği, tüm hastane masrafları ve diğer zarar ve ziyanlara karşılık olmak üzere 1.500,00 TL alındığı ve karşılıklı ibralaşıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan tedavi belgeleri ve sağlık kurul raporlarının incelenmesinde davacının bu ibranameden sonra bir kaç kez ameliyat olduğu, kaza tarihinden 01.08.2012 tarihine kadar tedavisinin devam ettiği ve 01.08.2012 tarihinde çalışmasının uygun olduğu belirtilmiştir. Bu tedavilerin sonunda davacıda maluliyet oluşup oluşmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Davacının davaya konu ettiği tüm tedavi giderleri, kazanç kaybı ve ulaşım giderleri bu ibraname tarihinden
sonra gerçekleşmiştir. İbraname, imzalanan tarihe kadar ki tedavi gideri gibi maddi zararlara karşılık gelmekte olup 22.10.2007 tarihinden sonraki henüz oluşmayan ve oluşması davacı tarafından bilinmeyen zararları kapsamamaktadır. Hukukumuzun genel prensibi gereğince doğmamış haktan feragat edilmeyeceğinden davacı tarafından imzalanan bu ibranamenin geleceğe değil, imzalandığı tarihten önceki zararları kapsadığının, kazadan kısa bir süre sonra ve hastanede imzalatılan bu ibranamenin geçersizliğinin kabulü gerekir.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş, davacının haksız fiilden dolayı uğradığı zarar miktarını belirleyerek dava tarihinden önce yapılan ödemenin güncellenerek tazminat miktarından düşüldükten sonra, kalan miktara hükmetmektir. Doğmamış haktan peşinen vazgeçilemeyeceği yolundaki evrensel hukuk ilkesi gözden kaçırılarak, davacının davalıdan başka alacağı kalmadığı, ibra ettiği, tüm dava ve alacak haklarımdan peşinen feragat ettiğine dair beyanına dayanılmak suretiyle başka alacağı kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 07/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz