Mar 20, 2018
2309 Görüntüleme

Haktan Vazgeçme Durumunda Avukatın Yazılı Olur Alma Mükellefiyeti

Yazan
banner

Bir haktan vazgeçme durumu sonucu doğuracak işlemlerde avukatın iş sahibinin yazılı muvafakatını alması zorunludur.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde; “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğ-
ruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” hükmü, 135. maddesinde; “ Disiplin cezaları şunlardır: 1. Uyarma; avukatın mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin kendisine bildirilmesidir. 2. Kınama; mesleğinde ve davranışında kusurlu sayıldığının avukata bildirilmesidir.” hükmüne, 136. maddesinde ise; “Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası ve 5 inci maddenin (a) bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 3.maddesinde; “Avukat, mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak
biçimde ve işine tam bir sadakatle yürütür.”, 4. maddede ise “Avukat, mesleğinin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır.” ilkelerine yer verilmiştir.

Bir haktan vazgeçme durumu sonucu doğuracak işlemlerde iş sahibinin yazılı muvafakatının alınması zorunlu olup avukatın bir kararın temyizinde yarar olup olmadığı konusunda hukuki görüşe sahip olması doğal olmakla birlikte temyize gerek olup olmadığı yolundaki kanaatin iş sahibine yazılı olarak bildirilmesi ve iş sahibinin de bu görüşe katılması halinde temyiz edilmemesine ilişkin yazılı görüşün alınması avukatlık mesleğinin ciddiyeti ve görevin özenle yerine getirilmesi ilkesinin gereği olduğundan, dava konusu olayda davacı avukatın kararın temyiz edilmesinde hukuki yarar bulunmadığına ilişkin görüşünü müdafiliğini üstlendiği sanıklara bildirdiğine ve sanıkların olurunu aldığına ilişkin yazılı hiçbir belge bulunmadığından mesleğinde kusurlu davrandığı sonucuna varılır.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz