Davacının tanınmış markasında yer alan, özgün, “at nalı içerisinde at başı” şeklinin davalı tarafça hem şekil hem de ibare olarak aynen taklit edilmiş olması sebebiyle, başvuru markasının kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler bakımından tescilinin, davacının tanınmış markasının ayırt ediciliğine zarar vereceği gibi, markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağının da kabulü gerekirken aksi düşüncelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacının tanınmış markasında yer alan, özgün, “at nalı içerisinde at başı” şeklinin davalı tarafça hem şekil hem de ibare olarak aynen taklit edilmiş olması sebebiyle, başvuru markasının kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler bakımından tescilinin, davacının tanınmış markasının ayırt ediciliğine zarar vereceği gibi, markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağının da kabulü gerekirken aksi düşüncelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/5459
K. 2019/6200
T. 7.10.2019
• YİDK KARARININ İPTALİ İLE MARKANIN SİCİLDEN TERKİNİ İSTEMİ ( Davacının Tanınmış Markasında Yer Alan Özgün Şeklin Davalı Tarafça Hem Şekil Hem de İbare Olarak Aynen Taklit Edildiğinin Anlaşıldığı – Başvuru Markasının Kapsamında Bulunan Tüm Mal ve Hizmetler Bakımından Tescilin Davacının Tanınmış Markasının Ayırt Ediciliğine Zarar Vereceği ve Markanın Tanınmışlığından Haksız Yarar Sağlayacağı/Başvurunun Reddi Kararının Doğru Görülmediği )
• TANINMIŞ MARKA ( Davacıya Ait Markanın Tanınmış Olduğu Hususunun Mahkemenin Kabulünde Olduğu – Davacı Markasında Yer Alan Özgün “At Nalı İçerisinde At Başı” Şeklinin Davalı Tarafça Hem Şekil Hem de İbare Olarak Aynen Taklit Edilmiş Olması Sebebiyle Başvuru Markasının Kapsamında Bulunan Tüm Mal ve Hizmetler Bakımından Tescilinin Davacının Tanınmış Markasının Ayırt Ediciliğine Zarar Vereceği ve Markanın Tanınmışlığından Haksız Yarar Sağlayacağının Kabulü Gerektiği )
• ÖZGÜN ŞEKİL ÜZERİNDE ÖNCEYE DAYALI TELİF HAKKI BULUNMASI ( Davacı Adına Tescilli Markada Yer Alan Grafik Tasarımı Niteliğindeki Özgün Şekil Üzerinde Davacının Telif Hakkı Bulunduğu – Aynı Şeklin Davalı Başvurusunda Aynen Yer Aldığı Gözetilerek Başvurunun Kapsamında Yer Alan Tüm Mal ve Hizmetler Yönünden Reddi Gerekirken Aksi Düşüncelerle İstinaf Başvurusunun Reddine Karar Verilmesinin Bozmayı Gerektirdiği )
KHK-556/m.8/4-5
ÖZET : Dava, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınarak sicilden terkini istemine ilişkindir.
Davacıya ait markanın tanınmış olduğu anlaşılmakla, bu husus mahkemenin de kabulünde olup davacının tanınmış markasında yer alan, özgün, “at nalı içerisinde at başı” şeklinin davalı tarafça hem şekil hem de ibare olarak aynen taklit edilmiş olması sebebiyle, başvuru markasının kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler bakımından tescilinin, davacının tanınmış markasının ayırt ediciliğine zarar vereceği gibi, markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağının da kabulü gerekirken aksi düşüncelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacı adına tescilli markada yer alan grafik tasarımı niteliğindeki özgün şekil üzerinde davacının önceye dayalı telif hakkı bulunduğunun kabulü ile, aynı şeklin davalı başvurusunda da aynen yer aldığı gözetilerek başvurunun kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler yönünden reddi gerekirken aksi düşüncelerle istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, BAM kararının bozularak kaldırılması gerekmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/09/2017 tarih ve 2016/442 E- 2017/335 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 21/09/2018 tarih ve 2018/286 E- 2018/918 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin “D.” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu, davalı şirketçe yapılan 2015/36615 Sayılı “D.+Şekil” ibareli marka başvurusuna iltibas, tanınmışlık, önceye dayalı hak sahipliği ve kötü niyet vakıalarına dayalı olarak yapmış oldukları itirazın nihai olarak YMPK YİDK tarafından reddedildiğini ileri sürerek, davaya konu YİDK kararının iptalini ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınarak sicilden terkinini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili, markaların kapsamlarının farklı olduğunu, bu sebeple iltibas doğmasının mümkün olmadığını, öte yandan davacı markasının tıraş bıcakları yönünden ulaştığı tanınmışlıktan müvekkilinin 19. sınıfta yer alan ürünleri içeren başvurusunun haksız yarar sağlamasının yahut onun itibar ve ayırt edici karakterini zedelemesinin mümkün bulunmadığını, kaldı ki D. ibaresinin müvekkili ve davacı ile birlikte birçok şirket tarafından sektörde değişik mal grupları bakımından tescilli biçimde kullanılmakta olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu her iki işaretin asıl ve ayırt edici unsurları itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama alıcıları iltibasa düşürebilecek derecede benzer bulundukları, ancak başvuru konusu işaretin kapsamında yer alan 19. sınıf ürünlerin davacı markalarında bulunmadığı, davacı markalarının kapsamında bulunan ürünlerle aynı tür sayılmaları imkânı olan malların da bulunmadığı, bu sebeple davacının iltibas vakıasına dayanarak davalının başvurusunu engelleme olanağı bulunmadığı, davacının D. ibare ve esas unsurlu markalarının, özellikle tıraş bıçakları ürünleri bakımından, yazılı ve görsel tanıtım araçlarıyla gerçekleştirilen kuvvetli reklâm ve yaygın dağıtım ile haberlerle davacı teşebbüsüne sıkı sıkıya bağlandığı, ürünlerinin taşıdığı garanti ve kalite ile bilindiği, bir çok insan tarafından refleks hâlinde hemen hatırlanan tanınmış bir marka olduğu, nitekim Türk Patent tarafından da tanınmış marka olduğunun kabul edilerek ilgili sicile tescil ve gazetede ilân olunduğu, ancak D. kelimesinin, davacının yarattığı bir sözcük değil, genel olarak herkesin bildiği, farklı bir çok ürün grubunda kullanılan bir sözcük olduğu, davalı işaretinin, 19. sınıf ürünler için tescilinin, davacıya ait tıraş bıçakları sektöründe belli bir tanınmışlık yahut bilinirlik elde etmiş markanın itibarinden haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülmesi olanaksız olduğu, imaj transferinin de mümkün bulunmadığı, D. ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf bir sözcük olması karşısında, başvurunun tescilinin davacının markalarının ayırt edici karakterini zedelemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- )Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- )Dava, davalı şirket tarafından yapılan marka başvurusuna davacı şirketçe yapılan itirazın reddine dair YİDK kararının iptali ve başvuruya konu markanın hükümsüz kılınması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince yapılan istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesi tarafından yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
Somut olaya uygulanacak mülga 556 Sayılı KHK’nın 8/4 fıkrası ilk cümlesi uyarınca, markaların aynı veya benzerinin önceden tescilli markanın tescil kapsamı dışında kalan farklı tür mal ve hizmetler yönünden tesciline bir engel bulunmamaktadır. Ancak tanınmış markalar sahiplerine, markanın tescil kapsamındaki aynı ve benzer tür mal ve hizmetlerin yanı sıra, 556 Sayılı KHK 8/4. maddesinde yazılı koşulların varlığı halinde farklı tür mal ve hizmetler yönünden de koruma sağlar. Böyle bir korumanın varlığı için her şeyden önce, tanınmış marka ile sonraki başvuru konusu markaya konu işaretler arasında nispi bir benzerlik bulunması gerekmektedir. Benzerlik şartının sağlanması için, markaları üreten firmalar arasında idari veya ekonomik bir bağ olduğu konusunda ilişkilendirilme ihtimali bulunması şart olmayıp, sonraki marka ile tanınmış markayı çağrıştırması yeterlidir. Ancak tanınmış marka korumasından yararlanabilmek için, tek başına benzerlik bulunması yeterli olmayıp, az önce de belirtildiği üzere 556 Sayılı KHK’nın 8/4. maddesinde belirtilen, sonraki tarihli başvuru konusu işaretin tescilinin tanınmış markanın itibarına veya ayırt edicilik karakterine zarar vermesi ya da tanınmışlıktan haksız yarar sağlaması hallerinden en az birinin gerçekleşme ihtimalinin bulunması da zorunludur. 556 Sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde belirtilen risklerden herhangi birinin doğduğu kanaatine varılırsa, tescil için başvuru yapılan markanın reddine, tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne karar verilir. ( Emsal nitelikte Dairemizin 13.11.2018 gün 2017/1410 Esas- 2018/7017 Karar sayılı ilamı )
Somut olayda, davacıya ait 88/109986 Sayılı “D.+Şekil” ibareli markanın tanınmış olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, bu husus mahkemenin de kabulündedir. Davacının tanınmış markasında yer alan, özgün, “at nalı içerisinde at başı” şeklinin davalı tarafça hem şekil hem de ibare olarak aynen taklit edilmiş olması sebebiyle, başvuru markasının kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler bakımından tescilinin, davacının tanınmış markasının ayırt ediciliğine zarar vereceği gibi, markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağının da kabulü gerekirken aksi düşüncelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- ) Davacının tanınmış markasında yer alan, özgün, “at nalı içerisinde at başı” şeklinin davalı tarafça hem şekil hem de ibare olarak aynen taklit edilmiş olması sebebiyle, başvuru markasının kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler bakımından tescilinin, davacının tanınmış markasının ayırt ediciliğine zarar vereceği gibi, markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağının da kabulü gerekirken aksi düşüncelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) ve ( 3 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Tanınmış Markalarda; Ayırt Edici Karakteri Zedeleme, İtibara Zarar Verme, Haksız Avantaj Sağlama
Tanınmış Markalarda İltibas 2315
Tanınmış Markalar, Haksız Avantaj Sağlama Riski Değerlendirmesi 571
Pierre Cardin; Markanın Devri, Tanınmışlık, Kötü Niyet 4412
KINDER Kararı, Tanınmış Markanın Hükümsüzlüğü 18334
Tanınmış Marka Kriterleri ve Türk Patent Tanınmış Marka Başvurusu