Mar 8, 2021
352 Görüntüleme

Alkol Etkisinde Kaza; Alkolün Münhasıran Kazaya Neden Olup Olmadığı

Yazan
banner

Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlan’mn A.5.5 maddesi hükmü gereğince, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazarım meydana geliş şekli itibariyle, sürücünün münhasıran alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Böyle bir nedenle, hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü de TTK m. 1281 uyarınca sigortacıya düşmektedir. Sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, Mahkemece; nöroloji uzmanı, hukukçu ve trajik konularında uzman bir bilirkişinin de yer aldığı kurul tarafından, olayın salt alkol etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir.


YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E: 2003/7094 K: 2004/1654 T: 23/02/04

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete kasko sigortalı aracının, bir kazada hasarlandığını, davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek, 8.534.663.000 liranın temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, alkollü olarak yapılan kaza sonucu oluşan hasarın teminat dışı kaldığını savunarak, davarım reddini istemiştir.

Mahkemece dosya kapsamına göre, kaşkolü araç sürücüsünün nefesinde alkol kokusuna rastlanıldığına ilişkin doktor raporu ile yapılan bu tespitin 2918 sayılı KTK m. 8 ve Yönetmeliğin 11 l/b-2 madde hükümlerine uygun olmadığı, böyle bir tespitin, teminat dışı halin tayini için yeterli olamayacağı, davalının, sürücünün alkollü olduğuna ilişkin yeterli kanıt getiremediği, bu durumda savunmanın kanıtlanamadığı gerekçeliyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karan, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

Uyuşmazlık, rizikonun teminat dışı kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.

Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.5 maddesi hükmü gereğince, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazarım meydana geliş şekli itibariyle, sürücünün münhasıran alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Böyle bir nedenle, hasarın teminat dışı kaldığının kanıt yükü de TTK m. 281  hükmü uyarınca sigortacıya düşmektedir. Sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, Mahkemece; nöroloji uzmanı, hukukçu ve trajik konularında uzman bir bilirkişinin de yer aldığı kurul tarafından, olayın salt alkol etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir.

Somut olayda, araç sürücüsü yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı için, olay yerinde trafik görevlisince alkol tespiti yapılamamış, hastanede yaralama ile ilgili düzenlenen doktor raporunda, sürücünün nefesinden alkol kokusunun geldiği de belirtilmiştir. Bu durumda, sürücünün alkol aldığının kabulü gerekir. Mahkemenin gerekçesinde geçen, Yasa ve Yönetmelik hükümlerine, sürücünün yaralanması nedeniyle uyulamamış olup sürücünün öncelikle tedavisi zorunludur. Esasen, sonuçta, sürücünün alkollü olduğu tespit edilebilmiştir. Davacı vekili, 01.05.2002 tarihli oturumda ve ayrıca rapora itiraz dilekçesinde, sürücünün aldığı alkolün kazaya etki edip etmediğinin çekişmeyi oluşturduğu ileri sürmekle, sürücünün alkol aldığım davacı dahi kabul etmiş iken, Mahkemece, yazılı gerekçeler ile sürücünün alkol aldığının davalı tarafından kanıtlanamadığı sonucuna varılarak, alkolün somut olaydaki etkisi üzerinde durmaya gerek görülmemiştir.

O halde, Mahkemece, sürücünün alkol aldığı kabul edilerek, alkolün münhasır etkisi altında kazanın olup olmadığı üzerinde durulması, bu noktada içinde nörolog doktorun da bulunduğu bilirkişi kurulunca verilen rapor da tartışılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, sonuçta eksik incelemeye dayak yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.


alkol dava alkol dava alkol kaza dava alkol kaza dava  alkol kaza sigorta alkol kaza sigorta alkol tesirinde kaza alkol tesirinde kaza alkol kaza alkol kaza alkol bilirkişi alkol bilirkişi alkollü kaza alkollü kaza alkollü kaza sigorta alkollü kaza sigorta  alkollü kaza dava alkollü kaza dava  alacağın belirli olması alacağın belirli olması alkol trafik kaza dava alkol trafik kaza dava

 


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz