Mar 15, 2018
1804 Görüntüleme

İcra İnkar Tazminatı, Alacağın Belli Olması Koşulu

Yazan
banner

KİRA SÖZLEŞMESİ • HAKLI FESİH
•
PEŞİN ÖDENEN KİRANIN İADESİ • İCRA İNKAR TAZMİNATI
ÖZET: İcra inkar tazminatına hükmedilmesi için; borçlunun borca itiraz etmesi, alacaklının itirazın iptali davasında haklı çıkması, alacağın likit ve muayyen olması gerekir.
Kira sözleşmesinin haklı nedenle feshinden dolayı iadesi istenen peşin ödenmiş kiraya ilişkin dava yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı söz konusu olamaz. Y6 HD. E. 2016/6298, K. 2016/7679, T. 20.12.2016
Dava, kira sözleşmesinin feshi nedeniyle peşin ödenen kira bedelinin
kiraya verenden tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında düzenlenen 03/03/2014 tarihli kira sözleşmesi ile 450 m² büyüklüğündeki taşınmazın
davalıdan kiralandığını, sözleşme gereğince müvekkili tarafından davalıya 3 aylık kiraya mahsuben 28.000 TL ödendiğini, müvekkilinin işyeri açma ve çalışma ruhsatı almak amacıyla belediyeye başvurusu üzerine 218 m² olduğu, diğer kısımlarının davalı tarafından ruhsatsız
ve kaçak olarak yapıldığı, bu kısımlar için yıkım kararı verildiğini öğrendiğini, bunun üzerine 21/03/2014 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesinin feshedildiğini, kiralanan hakkında yıkım kararının bulunmasının mü-vekkili açısından sözleşmeye devam etmesini imkansız kıldığını, 3 aylık kiraya mahsuben verilen 28.000 TL’nin tahsili için takip başlattıklarını, kira sözleşmesi 03/03/2014 tarihinde düzenlenmiş ise de kiralananı fiili olarak 01/04/2014 tarihinde kullanmaya başlayacak olan müvekkilinin objektif imkansızlık nedeniyle haklı olarak fiili kullanım tarihinden önce sözleşmeyi feshettiği nazara alınarak itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik
bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının itirazın iptali davasında haklı çıkması, alacağın likit ve muayyen olması gerekir. Eğer alacaklı itirazın iptali davasında haklı çıkar ve borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse, istek halinde alacaklı yararına, eğer borçlu haklı çıkar ve dava reddedilirse bu kez alacaklının takibinde haksız ve kötüniyetli olması koşulu ile yine istek halinde borçlu yararına tazminata hükmedilir. Yasa ile güdülen amaç borçlu olduğu miktarı bilebilecek durumda olan borçlunun ödeme emri üzerine icra borcunu inkar etmesini önlemek, gerçekte alacaklı olmayan alacaklının da borçluya zarar vermesini engellemektir.
Somut olayda, davacı, kira sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini belirterek peşin ödenen kira bedelinin tahsili için yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Kira sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı yani takibe konu edilen alacağın tayini yargılamayı gerektirmekte olup bu nedenle Mahkemece yargılama sonucunda belirlenen alacak yönünden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ
Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde
hükmü gözetilerek HUMK’un 428.maddesi uyarınca hükmün icra inkar
tazminatına hasren BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendisini
vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1.350.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan
temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20/12/2016 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz