Oca 9, 2023
375 Görüntüleme

FSEK Anlamında Eser Olabilmenin Objektif ve Subjektif Unsuru 92

Yazan
banner

FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir. Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “ sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “ kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır. Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, İkincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir. Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “ hususiyetini” taşıması gerekmektedir.

Tipleme, içinde yer aldığı eserden bağımsız bir nitelik taşıyan, eserde canlandırılan tip veya karakterdir. Bir karikatür veya çizgi filmde çizilen kahraman veya bir tiyatro oyununda bir televizyon dizisinde canlandırılan karakter tipleme eser adı altında korunmaktadır.


İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/92 KARAR NO : 2018/202

FSEK kapsamındaki uyuşmazlıkta dava konusu fikri ürünün “eser” niteliği taşıyıp taşımadığı re’sen araştırılır.

FSEK’in 1/B maddesinde öngörülen tanım dikkate alındığında bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsuru haiz olması gerekir.

Bunlardan ilki, fikir ve sanat ürününün “ sahibinin hususiyetini taşıması”, ikincisi ise “ kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olmasıdır.

Doktrinde, bu unsurlardan ilkine “sübjektif unsur” veya “esasa ilişkin şart”, İkincisine ise “objektif unsur” veya “şekle ilişkin şart” denilmektedir.

Sübjektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün eser olarak kabul edilebilmesi için, bu ürünün onu meydana getiren kişinin “ hususiyetini” taşıması gerekmektedir.

Objektif unsur gereğince, bir fikir ve sanat ürününün hukuk alanında korunmayı hak edebilmesi için, sahibinin hususiyet arz eden fikri çabasının somut neticesi olması gerekir.

Başka bir deyişle bu fikri çaba gözle görülebilir, elle tutulabilir, kulakla duyulabilir, kısaca algılanabilir olmalıdır. Fikir ve düşünceler, ancak bir şekle büründüğünde yani eser formunda açıklığında fikri hukuk kapsamına girer .

Diğer taraftan eserde algılanabilir olma dışında düşüncenin açıklanış formatı da önemlidir. Yani fikir ve sanat ürününün FSEK’te öngörülmüş olan düşünceyi ifade formatlarından birine dahil olması gerekir. FSEK’te eser formatları olarak; ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve bağlı eser olarak kabul edilen işlenme eserler gösterilmiştir.

FSEK’in 5. maddesine göre; “ sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.” Bu tanımdan hareketle, sinema eserinin üç temel unsurdan meydana gelmesi gerekmektedir. Bunlardan birinci unsur, birbiriyle ilişkili olmak kaydıyla hareketli bir görüntü dizisi; ikinci unsur, bu görüntü dizisinin az veya çok kalıcı bir ortama tespit edilmiş olması; üçüncü unsur ise tespit edilen görüntü dizisinin mekanik, elektronik veya benzeri bir araçla gösterilebilir olması, eserin sinematografik tekniğine uygun olarak getirilmiş olması ve meydana getirilenlerin hususiyetini taşıması gerekir.
Davacının senaristi ve yapımcısı olduğu “… ” isimli televizyon dizisi FSEK 5. maddesi anlamında sinema eseridir. Davacının davaya konu … dizisinde eser sahipliği senaristliğinden kaynaklanmaktadır. Senaryo bir filmin çevrilmesine temel olan metindir. Senaryo, bir filmin neyi konu olduğunu, filmde varsa karakterinin kimler olduğunu, bunlar arasında-eğer varsa- geçen diyalogları içeren bir anlamda çekilecek olan filmin iskeletini oluşturan yapıdır ve filmin çıkış noktalarından biridir. Senaryo hususiyet taşımak koşuluyla FSEK m.2/1 anlamında dil ve yazı ile ifade olunan ilim ve edebiyat eseri sayılmaktadır. Davaya konu olayda davacının senaryosunun da hususiyet barındıran içerdiği plan örgüsü anlatılan konu ve karakterlerinin hususiyet taşıması nedeniyle FSEK 2/1 anlamında ilim ve edebiyat eseridir. Ayrıca bu dizi içerisinde yer alan karakter ve tiplemelerin eser vasfının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Tipleme, içinde yer aldığı eserden bağımsız bir nitelik taşıyan, eserde canlandırılan tip veya karakterdir. Bir karikatür veya çizgi filmde çizilen kahraman veya bir tiyatro oyununda bir televizyon dizisinde canlandırılan karakter tipleme eser adı altında korunmaktadır. Davacının senaristi olduğu dizideki karakter ve tiplemelerin hususiyeti karakterlerin nitelik ve özelliklerinin hususiyet barındıran nitelikler barındırmaları nedeniyle davaya konu edilen dizi içerisindeki karakterlerin de FSEK 4/8 anlamında bedii vasfı olan güzel sanat eserleri oldukları kanaatine varılmıştır.
FSEK m.11 hükmüne göre; “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır; meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın”. FSEK m. 12 hükmüne göre ise; “Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11. maddeye göre belli olmadıkça, yayımlayan ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir. Bu salahiyetler, 11/2 fıkrasındaki karine ile eser sahibi belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır”.
FSEK 8/son hükmüne göre; “Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazan ve diyalog yazan, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde; animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.
Sinema eseri, birden fazla kimsenin değer itibariyle eş olmayan çeşitli yaratma ve çalışmalarından meydana gelen bir ortak eserdir. Senaryo yazarı, sahneleri ve bunların akışını ayrıntılı bir biçimde kağıda aktarımı, diyalogları yazar; yönetmen, senaryoya göre rol dağıtımını, rollerin iyi oynanmasını, ışıklandırmayı, kostümleri, sahne içi ve sahne dışı çekimleri ve benzeri çalışmaları düzenler, resimlere bir muhteva ve biçim kazandırır, sinema eserini henüz tamamlanmadan tasavvur eder; özgün müzik bestecisi; bestesiyle eserin renklenmesine ve etkisini, güzelliğinin artmasına yardımcı olur. Bu yaratımın sinema eseri olup olmadığını anlamak için de her bir kişinin belirtilen yaratma ve çalışmalarından soyutlamak, onun özündeki bağımsız sanat eserine varmak gerekir. Sinema eserlerinde eser sahiplerinden özgün müzik bestecisi ile senaryo yazarının fikri ürünleri, sinema eserinden bağımsız olarak telif haklarına konu olabilecek nitelikte olduğundan, sinema eserleri, hem müşterek hem de iştirak halinde eser sahipliğine ilişkin özellikleri bünyesinde barındırmaktadır. Senaryo, hususiyet taşıyorsa ilim ve edebiyat eseri olarak, filmin müziği ise musiki eser olarak bağımsız korunmadan faydalanabilir. Davaya konu … dizisinde davacının senarist olduğu dosyadaki bilgi belge ve diziye ilişkin kayıtlardan açıkça belli olmakla davacının gerek senaryoya dayalı olarak gerekse senaryo içeriğindeki karakter ve tiplemeler yönünden eser sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya davacı tarafından sunulan “kapıcı-yönetici” sahnelerinin bulunduğu USB flash bellek içindeki görüntüler ile, davalılar tarafından yapılmış olan ve kamuoyunca bilinen …bank … reklamı video paylaşım sitesi bilirkişi heyetince …’dan izlenmiş, benzer veya intihal olduğu iddia edilen karakterlere ait örnek görüntüler alınmıştır.
Davacının sunmuş olduğu, USB flash bellek içinde … isimli dizinin Kapıcı-Yönetici Sahnelerinde davacının senaryosunu yazdığı ve toplumca çok iyi bilinen, yıllarca ilgiyle izlenen, televizyon alanında bir çok ilke imza atmış … isimli dizide yer alan apartman yöneticisine ait bazı görüntüler sunulmuştur. Yine aynı dizide yer alan sevilen karakterlerden …’in bazı ekran görüntüleri sunulmuştur.
…bank Reklamındaki Kapıcı-Yönetici Görüntüleri bilirkişilerce … video paylaşım sitesinden izlenilmiş reklam filmindeki kapıcı ve yöneticiye ait örnek görüntüler alınmıştır.
Gerek davacının senaristi olduğu … dizisindeki kapıcı-yönetici, gerekse dava konusu reklam filmindeki kapıcı-yönetici görsellerinin farklı olsa da, aslında toplumumuzda yer alan tipik kapıcı-yönetici görsellerinde karşılaşabileceğimiz görüntüler olduğu ancak yapım yılları göz önüne alındığında, giyim kuşamların değişik olmasının olağan olduğu, her iki yapımda da giyim kuşam olarak günü yansıtan kıyafetlerin bulunduğu tespit edilmiştir.
Bir yapımda, intihalden söz edebilmek için tema, konu, hikaye ve karakterlerin yapısının incelenmesi gerekir. Dava konusu yapımlar zaten tema, konu ve hikaye olarak farklı iki yapım olduğundan karakterlerin incelenmesi ve benzerliklerinin farklılıklarının ortaya konulması gerekir.

Karakterlerin kostümleri farklıdır. … dizisindeki yönetici Sabri bey, edilgen, ürkek bir karakterdir. Apartmanın giriş katındaki dairede oturup, perdenin arkasından gelenleri gözleyen, bazen de yalakalık yapmak için balkona çıkan bir karakterdir.

Reklam filminde yer alan yönetici … bey, daha etkin, disiplinli, kuralları uygulamakta sert davranan bir karakterdir. Apartmanın üst katlarında, kocaman ve gösterişli “yönetici” yazılı tabelasıyla herkese yukarıdan bakan sert bir karakterdir. … dizisinde yönetici … bey, 9 apartman sakinleriyle çatışmaktan uzak durup, kapıcı … ile çatışırken, reklam filminde ana çatışma konusu yönetici … bey ve apartmana taşınan finansçı kızdır.
Esinlenme halinde asıl eser sahibinden izin alınması gerekmez. Bu esinlenme durumuna “serbest kullanım” denir. Serbest kullanım için ölçüt, bir eserin diğerine, düşünce yapısı şeklinde yansıyıp şekil ve içerik olarak geçmemesidir. Bir eserin işlenme eser mi yoksa bağımsız, orijinal bir eser mi olduğunun tespiti güç olmakla beraber, asıl eser bağlılığı açık olan, asıl eserden faydalanıldığını tereddütsüz olarak hissettiren bir eser işlenme eser sayılır, sadece diğer bir eserden alındığı şüphesi olan, asıl esere nazaran hususiyetleri daha fazla olan bir eser ise bağımsız, orijinal bir eser sayılacaktır. Eğer fikri ürün sahibinin hususiyetini taşıyorsa işlenme eser sayılacaktır, aksi takdirde bu ürün fikri eser sayılamaz.
Bilirkişi heyetince yapılan karşılaştırma ve inceleme sonucunda davaya konu olayda esinlenmenin söz konusu olduğu ancak reklam filminin davacı eseri ile bağlantısı kuvvetli olmadığı gibi, şekil ve içerik olarak esinlenmeyi aşar hak ihlalini gerektirir bir boyut söz konusu olmadığı, kapıcı-yönetici karakterlerinin geçtiği yapımlarda genel olarak toplumdaki bakış açısının bu şekilde yansıtıldığı bu çerçevede davaya konu olayda davacının eser sahipliğinden kaynaklanan herhangi bir ihlalin bulunmadığı görüşünü belirtmiştir.
Toplanan deliller alınan bilirkişi raporu ışığında davacının senaristi ve yapımcısı olduğu “…” isimli televizyon dizisi FSEK 5. maddesi anlamında sinema eseri olduğu, davacının bu diziye ilişkin senaryosunun da hususiyet barındıran içerdiği olay örgüsü, anlatılan konu ve karakterlerinin hususiyet taşıması nedeniyle FSEK 2/1 anlamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, davacının senaristi olduğu dizideki karakter ve tiplemelerin hususiyeti karakterlerin nitelik ve özelliklerinin hususiyet barındıran nitelikler barındırmaları nedeniyle davaya konu edilen dizi içerisindeki karakterlerin de FSEK 4/8 anlamında bedii vasfı olan güzel sanat eserleri oldukları davaya konu … dizisinde davacının senarist olduğu dosyadaki bilgi belge ve diziye ilişkin kayıtlardan açıkça belli olmakla davacının gerek senaryoya dayalı olarak gerekse senaryo içeriğindeki karakter ve tiplemeler yönünden eser sahibi olduğu, davaya konu olayda esinlenmenin söz konusu olduğu ancak reklam filminin davacı eseri ile bağlantısı kuvvetli olmadığı gibi, şekil ve içerik olarak esinlenmeyi aşar hak ihlalini gerektirir bir boyut söz konusu olmadığı kanaati edinilmiş olup, kapıcı-yönetici karakterlerinin geçtiği yapımlarda genel olarak toplumdaki bakış açısının bu şekilde yansıtıldığı bu çerçevede davaya konu olayda davacının eser sahipliğinden kaynaklanan herhangi bir ihlalin bulunmadığı bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.


 


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz