Şub 2, 2017
3358 Görüntüleme

İşçinin Rekabet Yasağı Görevli Mahkeme

Yazan
banner

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/9107

K. 2013/28992

T. 12.11.2013

• REKABET YASAĞINA DAYALI CEZAİ ŞART TALEBİ ( Rekabet Yasağının İş Sözleşmesinin Bitimindeki Bir Tarihten Sonra İhlal Edildiği – Mutlak Ticari Dava Olduğu/Ticaret Mahkemelerinde Görüleceği )

• CEZAİ ŞART TALEBİ ( Rekabet Yasağının İhlali Nedeniyle/Rekabet Yasağının İş Sözleşmesinin Bitimindeki Bir Tarihten Sonra İhlal Edildiği – Davanın İş Mahkemesinde Görülemeyeceği )

• REKABET YASAĞININ İHLALİ ( Cezai Şart Talebi/Rekabet Yasağının İş Sözleşmesinin Bitimindeki Bir Tarihten Sonra İhlal Edildiği – Mutlak Ticari Dava Olduğu/Ticaret Mahkemelerinde Görüleceği )

• TİCARİ DAVA ( Rekabet Yasağının İhlali Nedeniyle Cezai Şart Talebi/Rekabet Yasağının İş Sözleşmesinin Bitimindeki Bir Tarihten Sonra İhlal Edildiği – Mutlak Ticari Dava Olduğu/Ticaret Mahkemelerinde Görülmesi Gerektiği )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Rekabet Yasağının İhlali Nedeniyle Cezai Şart Talebi/Rekabet Yasağının İş Sözleşmesinin Bitimindeki Bir Tarihten Sonra İhlal Edildiği – Mutlak Ticari Dava Olduğu/Ticaret Mahkemelerinde Görülmesi Gerektiği )

6762/m.4

818/m.348, 349

ÖZET : Davacı, rekabet yasağına dayalı cezai şart alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı taraf, davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi sebebiyle cezai şart istemekte olup, rekabet yasağının iş sözleşmesinin bitiminden sonraki bir tarihte ihlal edilmesi iş mahkemelerini görevli olmaktan çıkarmaktadır. Ayrıca rekabet yasağının belirlenmesinde ticari sırrın ne olduğu uzman mahkemelerce değerlendirilmesi gereken ve piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Ticaret mahkemelerinin görevli olduğu gözetilmelidir.
DAVA : Davacı, rekabet yasağına dayalı cezai şart alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş.Çil tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı işveren, şirketin endüstri ve otomobil boya sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının 14/11/2007– 02/08/2010 tarihleri arasında renk teknisyeni olarak 1.210,00-TL brüt ücret ile çalıştığını, davalının 02/08/2010 tarihinde kendi irade ve beyanıyla ihbar öneline uymadan ve geçerli bir sebep bulunmaksızın işten ayrıldığını ve ayrılır ayrılmaz aynı sektörde rakip firmada işe başladığını, teknisyenlerin yapmış oldukları görevleri nedeni ile teknik ve mesleki bilgi, donanım ve sırlara sahip olduğunu, ayrıca işverenin müşterilerini de tanıdığını, davalının iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağına uymayarak iş akdini fesih edip aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkete geçmekle davacı işverenin ticari bilgi ve sırlarını rakip firmada kullanmak sureti ile mağduriyetine neden olduğunu ileri sürerek rekabet yasağı sözleşmesine dayanan cezai şart talebinde bulunmuştur.
Davalı işçi, rekabet yasağı sözleşmesinin yasal koşullarının oluşmadığını, maaşlarının eksik ödenmesi, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi ve zorunlu ücretsiz izin kullandırıldığı için iş akdini haklı olarak fesih etme gereği duyduğunu savunmuştur.
Mahkemece, sözleşmeye konan cezai şartın B.K.’nun 349. maddesine göre süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılması itibari ile koşulların oluştuğu, somut olayda konulan cezai şartın sadece işçi aleyhine konulmuş olduğu, bu şekilde konulan cezai şartın Yargıtay’ın cezai şartın geçerliliği konusundaki ilke kararları gereğince geçerli olamayacağı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda davacı taraf, davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi sebebiyle cezai şart istemekte olup, rekabet yasağının iş sözleşmesinin bitiminden sonraki bir tarihte ihlal edilmesi iş mahkemelerini görevli olmaktan çıkarmaktadır.
Ayrıca rekabet yasağının belirlenmesinde ticari sırrın ne olduğu uzman mahkemelerce değerlendirilmesi gereken ve piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesiyle kanun koyucu çok açık bir şekilde 818 sayılı Kanun’un 348. maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardandır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.02.2012 Tarih 2011/11-781 Esas- 2012/109 Karar sayılı ilamında da hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise, açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
Bu itibarla; görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her safhasında re’sen nazara alınması gerektiğinden Mahkemece bu husus üzerinde durulmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz