Haz 24, 2021
547 Görüntüleme

Malvarlığı ve Şahıs Varlığına İlişkin Mahkemelerde Asliye Hukuk Mahkemesi Görevlidir 6-460

Yazan
banner

6100 Sayılı HMK m. 2. hükmüne göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.

Somut olayda uyuşmazlık tümü ile davacıların uğradıkları cismani zararın tazminine yöneliktir. Öte yandan davacı ile sözleşme ilişkisi bulunmayan davalı … hakkında bina malikinin sorumluluğuna dayanılarak dava açılmıştır. Uyuşmazlığın açıklanan bu niteliğine göre davanın çözüm yeri asliye hukuk mahkemesi olup mahkemece uyuşmazlığın esasının incelenerek sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.


YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2017/6-460 K. 2019/813 T. 27.6.2019

Dava kiralanan taşınmazdaki mutfak dolabının davacıların üzerine düşmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığından bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılardan  davaya konu taşınmazda 25.11.2011 tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu, davacılar Gökçen ve M. M.’nın ise K.’in çocukları olduğunu, 23.04.2013 günü mutfakta yemek yedikleri sırada mutfak dolabının ocakta kaynamakta olan çaydanlığın üzerine düşerek davacıların yaralanmasına neden olduğunu, binanın bakım eksikliklerinden doğan zarardan davalı kiralayan ve diğer davalı bina sahibinin sorumlu olduklarını belirterek şimdilik 1.060,00 TL maddi, 35.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir. Mahkemece ihtilafın kira ilişkisinden kaynaklandığı ve görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.

6100 Sayılı HMK m. 2’ye göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.

Somut olayda uyuşmazlık tümü ile davacıların uğradıkları cismani zararın tazminine yöneliktir. Öte yandan davacı ile sözleşme ilişkisi bulunmayan davalı hakkında bina malikinin sorumluluğuna dayanılarak dava açılmıştır.

Uyuşmazlığın açıklanan bu niteliğine göre davanın çözüm yeri asliye hukuk mahkemesi olup mahkemece uyuşmazlığın esasının incelenerek sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır…”

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Yerel Mahkemece, dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine dair verilen karar, davacılar vekili ile ve davalılar vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yalnızca davalılar vekilinin temyiz istemi dikkate alınarak yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş; yerel mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme kararı da taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, yerel mahkemece verilen ilk hükmü katılma yoluyla temyiz eden davacılar vekilinin temyiz itirazları hakkında Özel Dairece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması nedeniyle gelinen bu aşamada davacılar vekilinin ilk hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki, yerel mahkemece direnme olarak adlandırılan karar, Özel Daire bozma ilamına karşı oluşturulmuş ise de Özel Dairece ilk kararı katılma yoluyla temyiz eden davacılar vekilinin temyiz itirazı hakkında inceleme yapmamış, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Böyle olunca ortada usulüne uygun olarak tamamlanmış bir temyiz incelemesinin bulunduğundan söz edilemez.

Bu durumda, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 23.11.2016 tarihli ve 2014/20-1192 E., 2016/1076 K. sayılı kararı da aynı yöndedir.

Hâl böyle olunca, Özel Dairece ilk kararı katılma yoluyla temyiz eden davacılar vekilinin temyiz itirazı hakkında inceleme yapılarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olduğundan Özel Daire bozma kararının ve direnme kararının ortadan kaldırılarak, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının da incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmiş, bu nedenle temyiz itirazları bu aşamada inceleme konusu yapılmamıştır.


kira sözleşmesi yetki kira sözleşmesi yetki kiralayan zarar dava kiralayan zarar dava  kiralayan zarar ankara dava kiralayan zarar ankara dava kiralayan ankara avukat kiralayan ankara avukat kira sözleşmesi avukat kira sözleşmesi avukat


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz