Nis 7, 2022
211 Görüntüleme

Basın Özgürlüğü ile Kişilik Hakları Arasındaki Denge

Yazan
banner

KAYSERÄ° YENÄ° HABER RADYO TELEVÄ°ZYON GAZETECÄ°LÄ°K MATBAACILIK VE YAYINCILIK SANAYÄ° TÄ°CARET LTD. ÅžTÄ°. BAÅžVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/21340)

Karar Tarihi: 22/2/2022

Somut olayda gazete, bir siyasi partinin ilçe kongresinde parti il başkanı ile bir milletvekili arasında yaşanan polemik sırasında milletvekili tarafından sarf edilen sözleri çarpıtarak aktardığı gerekçesiyle manevi tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir.

Başvuruya konu haber ve köşe yazıları incelendiğinde bir ilçe kongresinde yaşanan parti içi siyasi mücadele hakkında yorumlar ve haberler yapıldığı, il ve ilçe gündemini yakından ilgilendiren bir konuda okuyucuya bilgi verildiği görülmektedir. Bu hâliyle haber ve yazıların güncel olduğu ve kamusal bir tartışmaya katkı sunduğu konusunda şüphe bulunmamaktadır.

İncelenmesi gereken diğer husus ise haber yapılırken basının ödev ve sorumluluklarına uygun davranılıp davranılmadığıdır (benzer bir incelemenin yapıldığı bir karar için bkz.Uğurlu Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Şti. (2)).

Hiç kuşkusuz bir iddiaya veya söylentiye dayansa da kişilerin itibarını zedeleyecek şekilde isnatta bulunulması durumunda gazetecinin çok daha dikkatli olması, bu konuda asgari bir araştırma yapması gerekmektedir. Bu gereklilik, ifade ve basın özgürlükleri ile kişilerin şeref ve itibar hakkı arasındaki hassas dengenin korunması bakımından hayati derecede önemlidir.

Başvurucudan haberde yer alan iddiaların doğruluğunu bütün yönleriyle ortaya koyacak şekilde ispatlaması değilse bile bu iddialarını somut olgularla desteklemesi beklenmelidir (Kadir Sağdıç, § 57;İlhan Cihaner (2), § 64). Bu durumun gazetecilerin gazetecilik etiğine uygun bir biçimde davranarak doğru ve güvenilir bilgi vermek için iyi niyetli hareket etmeye yönelik ödev ve sorumluluklarından kaynaklandığı kabul edilmelidir.

Bir diğer anlatımla Anayasa’nın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğü ve bu özgürlükle bağlantılı olarak Anayasa’nın 26. maddesinde tanımlanan ifade özgürlüğünün gazetecilere tanıdığı güvence, gazetecilerin gazetecilik mesleğinin gerekleri ile ödev ve sorumluluklarına saygı içinde hareket etmeleri koşuluna bağlıdır (basının görev ve sorumluluklarına ilişkin olarak bkz.Orhan Pala, § 46; Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No: 2015/18567, 25/2/2016, § 89; R.V.Y. A.Ş., B. No: 2013/1429, 14/10/2015, § 35; Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 67; Önder Balıkçı, § 43).

Somut olayda davacı, haber ve yazılarda kendisi tarafından sarf edildiÄŸi iddia olunan “Bizim dedelerimiz KurtuluÅŸ Savaşı için Samsun’a çıkarken ne Yunan’a ne Rum’a haber vermedi, biz niye haber verelim.” ÅŸeklindeki ifadeleri kullanmadığını beyan etmiÅŸ, nitekim Mahkeme de davacıyı haklı bularak davanın kabulüne karar vermiÅŸtir. Mahkeme, gerekçesini konuÅŸmanın kaydedildiÄŸi CD üzerinde yapılan bilirkiÅŸi incelemesine dayandırmış ve haber ile yazıların doÄŸru olmadığı kanaatine vararak hüküm kurmuÅŸtur.

Bir gazete ya da gazetecinin sorumluluÄŸu belirlenirken gözönünde bulundurulması gereken en önemli nokta Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kararlarında da ifade edildiÄŸi gibi gazetecilerin ispat yükünü yerine getirirken bir beyanın doÄŸruluÄŸunu kanıtlayan savcı gibi hareket etmelerinin beklenemeyecek olmasıdır.

Gazetecilerden beklenen, bir haber veya makalede bir iddia ileri sürdüklerinde söz konusu iddiaların doğruluğunu araştırmaları ve kişiler hakkında bir suçlama yönelttiklerinde ise dayanaklarını açıkça belirtmeleridir.

BaÅŸvurucunun haber kaynaklarının söz konusu iddialar bakımından makul olarak güvenilir olup olmadığını, doÄŸru ve güvenilir bilgiler sunmak için iyi niyet çerçevesinde çaba gösterip göstermediÄŸini ortaya koyması yeterlidir (benzer deÄŸerlendirmeler için bkz.Orhan Pala,§ 51; UÄŸurlu Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Åžti. (2), § 52). Anayasa Mahkemesi’nin kanaatine göre aksi yönde bir beklenti sorumluluk hukukunu ters çevireceÄŸi gibi gazetecilik mesleÄŸini yapmayı da imkânsız hâle getirecektir (GüneÅŸ Basım Yayım Organizasyon ve Ticaret Limitet Åžirketi, B. No: 2018/24677, 28/1/2021, § 46).

Somut olayda gazete tarafından ileri sürülen iddiaların polemiğin bir tarafı olan ve olay sırasında kongrede bulunan parti il başkanı tarafından doğrulandığı görülmektedir (bkz. § 17). Ayrıca partililer tarafından davacı hakkında söylediği iddia olunan sözler nedeniyle parti içi disiplin işlemlerinin başlatılması yönünde imza toplandığı da anlaşılmaktadır (bkz. § 15). Bunun dışında gazetecilerden ileri sürülen iddiaların doğruluğunu haber yapmadan önce bağımsız bir araştırma ile kanıtlamaları beklenemez.

Başvurucu gazetenin konuyla ilgili olarak davacının gazeteye gönderdiği açıklamalara yer verdiği hususu da gözardı edilmemelidir. Şu hâlde gazetenin il başkanı ve toplantıda bulunan diğer partililere dayanarak dile getirdiği iddialar ile anılan iddiaları yalanlayan davacının açıklamalarını birlikte okuyucuya sunduğu görülmüştür. Bütün bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde gazetenin üzerine düşen ödev ve sorumluluk içinde hareket ettiği, olguları bilerek tahrip ettiğine dair yeterli delil bulunmadığı kabul edilmelidir.

Bir milletvekilinin ilçe parti kongresinde parti il başkanına birtakım sözler sarf ettiğine dair iddianın kaynağı gösterilerek kamuoyuna aktarılmasının şeref ve itibarı koruma gerekçesiyle yaptırıma tabi tutulması kamuyu ilgilendiren konularda serbest ve açık tartışmaların önlenmesi sonucunu doğuracak, basının kamu yararına ilişkin konuların tartışılmasına yönelik katkılarına ciddi şekilde engel oluşturacaktır (Orhan Pala,§ 52;Ali Rıza Üçer (2) [GK], B. No: 2013/8598, 2/7/2015, § 46).

Yukarıdaki tespitlere karşın Mahkeme; haberin içeriğini, haberde dile getirilen iddiaların tanık beyanı ile desteklenmesini, başvurucunun davacının açıklamalarını yayımlamış olmasını, başvurucunun kötü niyetle hareket ettiğine dair yeterli delilin bulunmamasını yeterince tartışmadan yapılan haber nedeniyle başvurucuyu tazminat ödemeye mahkûm etmiştir (benzer değerlendirmeler için bkz.Nilgün Halloran, § 52;Önder Balıkçı, § 45).

Yapılan deÄŸerlendirmeler ışığında ilk derece mahkemesinin davacının ÅŸeref ve itibar hakkını koruma amacının demokratik bir toplumda basının oynadığı temel rol de gözetildiÄŸinde baÅŸvurucunun Anayasa’nın 26. ve 28. maddeleri kapsamındaki ifade ve basın özgürlüğü haklarına uygulanan sınırlamaların haklı çıkarılması için yeterli olmadığı ve daha ağır basan bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediÄŸi kanaatine ulaşılmıştır.

İlk derece mahkemesince ifade ve basın özgürlüklerinin korunması ile şeref ve itibar hakkının korunması arasında adil bir denge kurulmamıştır. Bu sebeple Mahkemenin başvurucunun tazminat ödemesine karar verilmesine ilişkin ileri sürdüğü gerekçeler, başvurucunun ifade ve basın özgürlüğü haklarına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Açıklanan gerekçelerle;

  1. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
  2. Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
  3. Kararın bir örneğinin ifade ve basın özgürlüklerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2016/149, K.2018/81) GÖNDERİLMESİNE,
  4. Başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
  5. 364,60 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.864,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
  6. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
  7. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/2/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

anayasa mahkemesi anayasa mahkemesi aym basın özgürlüğü aym basın özgürlüğü aym dava ankara aym dava ankara aym şikayet basın aym şikayet basın basın dava basın dava basın özgürlüğü basın özgürlüğü basın tazminat basın tazminat gazete ankara dava gazete ankara dava gazete ankara tazminat gazete ankara tazminat gazete dava gazete dava gazete tazminat gazete tazminat haber ankara dava haber ankara dava haber ankara tazminat haber ankara tazminat haber dava haber dava haber tazminat haber tazminat kişilik hakkı aym kişilik hakkı aym


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz