Mar 6, 2020
692 Görüntüleme

Marka Tecavüzü, Tescilden Önceki Kullanım Savunması

Yazan
banner

Marka hukukumuzda kullanıma büyük önem verilmektedir. Bu nedenle açılan bir marka ihlali veya marka tecavüzü davasında davaya konu markanın tescilden önce kullanıldığı ispatlanırsa bu durumda dava reddedilir.

Markanın tescilinden önceki kullanımının ispatlanması durumunda marka ihlali ve marka tecavüzü davasının reddedilmemesinin tek yolu davacının tescilli markayı davalı mütecavizden önce kullandığını ispat etmesidir.

Yani marka ihlali veya marka tecavüzü davası açıldı. Davalı markayı markanın kapsamında kullanıyor. Ancak davalı markayı dayaya dayanak markadan önce kullandığını öne sürdü ve buna ilişkin ciddi deliller sundu. Böyle bir seneryoda ispat yükü davacıya döner ve marka tescilinin yanında markayı davalının kullanıma ilişkin sunduğu kanıtlardan önceki bir dönemde ciddi bir şekilde kullandığını ispat etmesi gerekir. Bunu yapamazsa marka ihlali ve marka tecavüzü davası reddedilir.

Yargıtayîn marka ihlali konusunda benzer bir durumda aşağıdaki kararı vermiştir.


Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “Özel Samsun Minik Adımlar Kreş ve Gündüz Bakımevi” ne 24/02/2011 tarihinde açılış izni verilerek faaliyete başladığı, davacının marka tescil başvurusunu 03/04/2012 tarihinde yaptığı, davacı tarafın marka tescilinden ve davalının kullanımından önce söz konusu markayı kullandığını ispat edemediği, davalı kullanımının marka tescil başvurusu tarihinden önceye dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/5380
K. 2019/6648
T. 23.10.2019
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 08/03/2018 tarih ve 2016/386 E. – 2018/105 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 26/09/2018 tarih ve 2018/1252 E. – 2018/1194 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, 13.06.2013 tarihinde “Özel Minik Adımlar Kreş ve Gündüz Bakım Evi” kreş/anaokulunu açtığını, 22.01.2015 tarihinde “ÖZEL MİNİK ADIMLAR KREŞİ” ibaresini marka olarak 2012/31615 sayı ile tescil ettirdiğini, ibareyi iş yerinde tabela, kartvizit, reklam panolarında kullandığını, bilinen marka haline geldiğini, davalının aynı ilde “Samsun Minik Adımlar Anaokulu” ibaresini tabela, broşür, reklam ve facebookta tescilli marka gibi kullanarak iltibas yarattığını, davalı kullanımının markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, marka hakkına tecavüzün men’i ve ibarenin kullanıldığı katalog, ambalaj,…v.s. evrakın toplatılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davalının ibareyi davacıdan daha önce kullanmaya başladığını, davacının marka tescil talebinin 03.04.2012 olmasına karşın davalının marka tescil talebinin 04.10.2010 tarihi olduğunu, “Minikadımlar” ibaresini davalının bilinir hale getirdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “Özel Samsun Minik Adımlar Kreş ve Gündüz Bakımevi” ne 24/02/2011 tarihinde açılış izni verilerek faaliyete başladığı, davacının marka tescil başvurusunu 03/04/2012 tarihinde yaptığı, davacı tarafın marka tescilinden ve davalının kullanımından önce söz konusu markayı kullandığını ispat edemediği, davalı kullanımının marka tescil başvurusu tarihinden önceye dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23/10/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


Gerçek Hak Sahipliğinin Şartı; Ayırt Edicilik Kazandırma, Ciddi Kullanım 157

Gerçek Hak Sahipliği, Tescilsiz Kullanma Hakkı 4416

Kötü Niyetli Marka Tescilinin Gerçek Hak Sahibine Karşı Kullanılması; Lomon Kararı

Gerçek Hak Sahipliği-Tescilde Teklik İlkesi Çatışması


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz