Ara 18, 2020
797 Görüntüleme

Eser Sahipliği Karinesi FSEK m. 11/1

Yazan
banner

Yargıtay 11. HD. T. 09.06.2008, E. 2007/5043, K. 2008/7613

FSEK 11/1. maddesi uyarınca, yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine taninmiş müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Somut uyuşmakta da, davacı tarafından mahkemeye bildirilmesi üzerine ilgili fonogram yapımcısından getirtilen plak nüshasında, dava konusu eserin müziğinin davacıya ait olduğu yazılı bulunduğuna ve plak üzerindeki etiketin sahte olduğu yönünde, davalılar veya müdahil davacılar tarafından bir savunmada bulunulmadığına göre, FSEK 11/1. maddesi uyarınca, davacı lehine karine oluşmuştur. Bu karinenin aksinin ispatı yükümlülüğü iddia eden tarafa aittir.


Mahkemece, davacının başlangıçta dava konusu eserin söz ve müziğinin kendisine ait olduğunu iddia ederken, sonradan sadece bestesinin kendisine ait olduğunu ileri sürerek iddiasını değiştirdiği, TRT Kurumu ile Mesam’ dan yapılan araştırmalarda çelişkili cevaplar verildiği, davacının tek delilinin dosyaya sunduğu 45’lik plaktan ibaret olduğu, ancak bu plağın etiketinin orijinal olduğunun kanıtlanamadığı, bu durumda yeniden teknik bilirkişi incelemesi yapılmasının gerektiği, davacının bilirkişi ücreti yatırmayacağını bildirerek, mevcut delillere göre karar verilmesini istediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili ile asli müdahiller vekili temyiz etmiştir.

Dava, 5846 Sayılı FSEK’e dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu “yârim senden ayrılalı” isimli müzik eserinin bestecisinin kim olduğu noktasında toplanmaktadır.

Dosyaya sunulan ve 1960′ lı yıllarda ilk tespiti yapılan fonogramdan çoğaltılarak piyasaya arz edilen plak nüshasında, anılan eserin müziğinin davacıya ait olduğu yazılıdır. Plağın icra sanatçısı ise, müdahillerin murisi Aşık D…’dir

FSEK 11/1. maddesi uyarınca, yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine taninmiş müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. Somut uyuşmakta da, davacı tarafından mahkemeye bildirilmesi üzerine ilgili fonogram yapımcısından getirtilen plak nüshasında, dava konusu eserin müziğinin davacıya ait olduğu yazılı bulunduğuna ve plak üzerindeki etiketin sahte olduğu yönünde, davalılar veya müdahil davacılar tarafından bir savunmada bulunulmadığına göre, FSEK 11/1. maddesi uyarınca, davacı lehine karine oluşmuştur. Bu karinenin aksinin ispatı yükümlülüğü iddia eden tarafa aittir. Bu durum karşısında mahkemece, ispat yükümlülüğünün tersine çevrilmesi suretiyle, davacı tarafından açılan davanın kanıtlanamadığından bahisle reddedilmesi doğru görülmemiştir.

Yargıtay 11. HD. T. 10.10.2007, E. 2006/4347, K. 2007/12656

FSEK 11. maddesine göre yayınlanmış eser nüshalarında o eserin sahibi olarak adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılması gerekmektedir. Somut olay bakımından bilirkişi raporunda dava konusu bir kısım kitaplarda davacının adının zikredildiği belirtilmiş, diğerlerinde ise hangi soruların ve yanıtların davacı yanca hazırlandığının belirlenemediği belirtilmiştir. O halde, davacının adı geçen eserlerde eser sahipliği açısından davacı lehine yasal bir karine oluşmuştur. Aksini ispat yükü davalıdadır. Diğer kitap, kitapçık ve dergiler açısından ise davacı eser sahipliğini kanıtlamakla yükümlüdür.

Somut olay bakımından bilirkişi raporunda dava konusu bir kısım kitaplarda davacının adının zikredildiği belirtilmiş, diğerlerinde ise hangi soruların ve yanıtların davacı yanca hazırlandığının belirlenemediği belirtilmiştir. O halde, adı geçen eserlerdeki eser sahipliği açısından davacı lehine yasal bir karine oluşmuştur. Karinenin aksini ispat yükü davalıdadır. Diğer kitap kitapçık ve dergiler açısından ise, davacı eser sahipliğini kanıtlamakla yükümlüdür.”

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğu dönemde şirketin işlettiği dershanede aynı zamanda matematik zümre başkanlığını da yaptığını, bu süre içinde şirketin diğer ortakları ile matematik konularında soru yazma, basıma hazırlanan kitaplar, kitapçık ve dergilerin kontrol ve düzeltmelerini yapmak üzere sözlü olarak anlaştıklarını, ücrete tabi bu işleri karşılığında bu güne kadar sadece 1620 USD ödeme yapıldığını, ancak yapılan ödemenin telif ücretinin tam karşılığı olmadığını, bakiye alacağının ödeneceği konusunda bu güne kadar müvekkilinin oyalandığını ileri sürerek, dilekçesinde yazılı eserlerden dolay1 FSEK 68 ve 70. maddelerinden kaynaklanan maddi/manevi tazminat alacaklarından şimdilik 1.000.000.000.-TL maddi, 3.000.000.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı temsilcileri, şirketin 3 ortakla kurulduğunu ve işbölümü gereğince her bir ortağın yaptığı işe karşılık ortaklara maaş bağlandığını, bu çerçevede dava konusu edilen işe ilişkin maaşın davacıya düzenli olarak ödendiğini, kendisinin hiçbir soru yazmadığını, bazı kitapların kapağına jest amacıyla davacının adının yazıldığını, davacının üstlendiği düzeltme işini de Milli Eğitim mevzuatına uygun olarak yerine getirmediğini bu yüzden dershanelerin uyarısı üzerine kitapların satılmadığını ve depoda beklediğini, davacının tüm hak ve yükümlülükleri de birlikte hisselerini devredip ortaklıktan ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir

Mahkemece, davacının tahsil ettiği 1260 USD’nin telif ücreti karşılığı olduğunu FSEK 52. maddesi anlamında yazılı bir sözleşme de kanıtlayamadığı, şirketten ayrıldıktan sonra da eser sahibi olarak mali ve manevi hakların kendisine ait olduğuna ilişkin davalı şirkete herhangi bir ihtar göndermediği, davacının bazı kitapları hazırlayanlar arasında adının geçmesini eser sahipliği iddiasına dayanak göstermiş ise de, pek çok ders kitabında hazırlayan sıfatı bulunmadan dahi jest olarak dershane sahipleri vs.nin isimlerinin yazılmasının sektörde yaygın olan bir uygulama olduğu, davacıya ödenen bedelin de ortaklıktaki iş bölümüne dayalı hizmetler için ödenmiş olmasının muhtemel görüldüğü, aksinin davacı yanca kanıtlanamadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, FSEK 68 ve 70. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir, dava dilekçesinde tazminat talebinin dayanağı olan ve davacının birlikte eser sahibi olduğunu ileri sürdüğü davalı şirketçe çıkarılan kitap, kitapçık ve dergilerin ad ve sayıları gösterilmiş, bu eserlerden bazılarında davacının adının yazılı olduğu, bazılarında ise adının geçmediği ve eser sahibinin belli olmadığı yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda belirtilmiştir.

FSEK 11. maddesine göre yayınlanmış eser nüshalarında o eserin sahibi olarak adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılması gerekmektedir. Somut olay bakımından bilirkişi raporunda dava konusu bir kısım kitaplarda davacının adının zikredildiği belirtilmiş, diğerlerinde ise hangi soruların ve yanıtların davacı yanca hazırlandığının belirlenemediği belirtilmiştir. O halde, davacının adı geçen eserlerde eser sahipliği açısından davacı lehine yasal bir karine oluşmuştur. Aksini ispat yükü davalıdadır. Diğer kitap, kitapçık ve dergiler açısından ise davacı eser sahipliğini kanıtlamakla yükümlüdür.

Davacı vekili, ad belirtilmeyen eserlerdeki matematik soru ve yanıtlarının davacı tarafından hazırlandığını, hatta bu soru ve yanıtların, davacının adının geçtiği bir kısım kitaplarda bulunan soru yanıtlardan oluştuğunu ileri sürdüğüne göre, eser sahiplerini ispat yükünün bir önceki paragrafta açıklanan karine ve ispat yükü kapsamında değerlendirilmesi, bu çerçevede dava konusu edilen eser nüshalarının uzman bilirkişi kurulunca incelettirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, ispat yükünün tümüyle davacıda olduğundan hareketle sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.

Yargıtay 11. HD. T. 02.10.2007, E. 2006/3941, K. 2007/12259

FSEK 8 ve 11. maddelerindeki düzenlemeler ve eser sahipliği, yasal karinesi gereğince eser sahibi davalı olup, aksinin davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, davacı tarafından yazılan ve eserlerin müsveddelerini oluşturduğu iddia edilen yazıların albüm tarihlerinden önceki tarihli olduğu iddia edilmiş ise de, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan raporda belirtildiği üzere, yazı tarihinin tespit edilmediği, ayrıca müsveddelerdeki sözlerin bir kısmının davalı albümlerindeki eserlerde de bulunmasının, ilk kez davacı tarafından üretildiğini kabule imkan vermediği gibi, müsveddelerin çok değişik nedenlerle de oluşturulabileceği, bu nedenle davalıyı bağlayıcılığı bulunmadığı, davacı tanık beyanlarının da inandırıcı olmadığı gerekçesiyle, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı, çocukluğundan itibaren şiir yazdığını, İ.G. adında bir şahsın grubuna girdikten sonra onunla evlendiğini, İ.G.’in önerisi ile beste yapmaya ve şarkı sözü yazmaya başladığını, davalı Ç.E.’nin 2’nci albümünün repertuar çalışması aşamasında bazı bestelerini seçen ve albüme konulmasını isteyen İ.G.’in baskısı ile adının söz yazarı ve besteci olarak albümde yer almayıp, davalı Ç.E.’nin isminin yer aldığını, bu şekilde davalı Ç.E.’nin 7 adet albümünde yer alan 27 adet şarkının söz ve müziğinin kendisine ait olduğu halde Ç.E.’nin gibi gösterildiğini ileri sürerek, davalı Ç.E.’nin 7 albümünde kullanılan 27 adet şarkının söz, beste ve düzenlemelerinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, dava konusu şarkıların eser sahibinin müvekkili olduğunu, iddia edilen tüm olayların aslı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, dava dilekçesine ekli listedeki 27 adet eserin Kültür Bakanlığı İstanbul Telif Hakları ve Sinema Müdürlüğü’nün 31.12.2004 tarihli yazı ekindeki eser işletme belgeleri ile belge tanzimine esas oluşturan muvafakatnamelere göre davalıya ait olup, kendisi tarafından icra edilen eserlerin adına eser işletme belgesi düzenleyen şirkete devredildiği, eser işletme belgelerinin ilkinin 1995 ve sonuncusunun 1998 yılında alındığı, ilk albüm tarihinden 8 yıl sonra, 2003 yılında işbu davanın açıldığı, FSEK 8 ve 11. maddelerindeki düzenlemeler ve eser sahipliği, yasal karinesi gereğince eser sahibi davalı olup, aksinin davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, davacı tarafından yazılan ve eserlerin müsveddelerini oluşturduğu iddia edilen yazıların albüm tarihlerinden önceki tarihli olduğu iddia edilmiş ise de, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan alınan raporda belirtildiği üzere, yazı tarihinin tespit edilmediği, ayrıca müsveddelerdeki sözlerin bir kısmının davalı albümlerindeki eserlerde de bulunmasının, ilk kez davacı tarafından üretildiğini kabule imkan vermediği gibi, müsveddelerin çok değişik nedenlerle de oluşturulabileceği, bu nedenle davalıyı bağlayıcılığı bulunmadığı, davacı tanık beyanlarının da inandırıcı olmadığı gerekçesiyle, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.


fsek eser sahipliği fsek eser sahipliğ, eser fsek eser fsek,  eser sahibi eserde adı olan eser sahibi eserde adı olan,  fsek ihlal fsek ihlal,  fsek tecavüz fsek tecavüz, fsek dava fsek dava,  fsek avukat fsek avukat,  fsek ankara avukat fsek ankara avukat,  fsek ankara dava fsek ankara dava, fsek ihlal avukat fsek ihlal avukat, fsek tecavüz avukat fsek tecavüz avukat,  fsek 11 eser fsek 11 eser, eserin adı fsek eserin adı fsek, telif ihlal telif ihlal,  eser telif ihlal eser telif ihlal, telif hakkı ihlali telif hakkı ihlali


2003 yılından itibaren Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışan Avukat Emre Kurt, kariyerine ticaret hukuku alanında başlamış Londra Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku ve Marka, Patent, Faydalı Model, Telif Hakları yan genel adıyla Fikri Mülkiyet Hukuku alanında uzmanlaşmıştır. Londra Üniversitesi’ndeki ihtisasın ardından Av. Emre KURT özellikle marka, patent ve haksız rekabet hakları konusunda yoğun olarak çalışmaktadır. İyi derecede İngilizce bilmektedir.

Yorum Yaz